Arif babası Ozan'ı tanıyamadan kaybeden ve babasız büyüyen yetim bir çocuktur. Annesi Makbule ile şehrin merkezinden uzak olan doğduğu mahallede yaşamaktadır ve kendisinden yaşça epey büyük olan komşuları Arzu’ya karşı çocukça bir aşk beslemektedir. Utangaç çocuk Arzu'ya mektuplar yazmaya başlar. Zamanında onları terk edip gitmiş olan dedesi İhsan'ın geri dönüşüyle küçük çocuğun hayatı bir anda karmakarışık olur. İhsan dede Makbule'nin onu eve kabul etmesi için felçli numarası yapmaktadır ve gerçeği bilen tek kişi Arif'tir. İkili ilk başta pek iyi anlaşamaz, zira Arif babasızlığının getirisiyle küçük yaşında ne kadar olgunlaştıysa İhsan dede de yaşına rağmen o kadar çocuk kalmıştır. Ancak dedesi, Arif'in Arzu'ya duyduğu aşkı keşfedince işler değişir. Dedesinin yardımıyla daha güzel mektuplar yazmaya başlayan Arif de giderek dedesiyle yakınlaşır. İkisinin de ortak kaybı olan Ozan, aralarında on yıllar olan iki kişiyi bir araya getiren bir köprü haline gelir.